29 Haziran 2018 Cuma

MİNEKOP BALIĞI AVCILIĞI

MİNEKOP BALIĞI (Umbrina cirrosa)


Türkiye'de bütün sularda bulunan minakop balığına, Karadeniz'de "kötek" ya da "götek" denir, Akdeniz'de ise genel olarak "karakulak" olarak bilinir. Ortalama boyu 40cm'dir. Minakop, 1-100m arası derinlikteki kumlu ve kayalık zeminlerde yaşar. Çok lezzetli bir balık olan minakopun eti beyazdır. Özellikle kış aylarında balık yağ tuttuğu için ızgarası lezzetlidir. Haşlaması, pilakisi ve galete ununa batırılarak tavası da yapılır. Vücut hafif basık, sırtı kamburcadır. Yan çizgide 48-50 pul bulunur. Alt çenede küçük bir bıyık olup, pulları iridir. Burun kısmen küttür, çenede derin bir çıkıntı bulunur. Karın açık renklidir. Yumurtaları demersaldir. Kafasının içinde ve her iki yanında gözlerin arkasına doğru iki küçük beyaz taş bulunur.



Ortalama boyları 40cm olan minakopların 90-100cm boyunda ve 20-25kg ağırlığında olanlarınada rastlanır. Minakop dibe yakın gezinen, ılıman denizlerde yaşayan ve bütün sularımızda bulunan bir balıktır. Bir bölümü yaşadıkları bölgeyi terk etmez, bir kısmı ise sonbaharda Karadeniz'den Marmara'ya iniş, ilkbaharda da Marmara'dan Karadeniz'e çıkış yaparlar.



Nehirlerin döküldüğü kıyılan tercih eden minakopların en irileri Karadeniz'de bulunur. Minakopun gövde yapısı elips şeklinde olup yan taraflarından yassıdır.

Sırtı kamburca, kafası gövdesine oranla küçüktür. Kafasının içinde ve her iki yanında gözlerinin arkasına doğru iki küçük beyaz taş bulunur. Bu taşlar balıktan çıkartılıp limon suyunda eritilip içilirse böbrek taşından şikayetçi olan hastalara iyi geldiği söylenmektedir.

Ağzı küçük olan minakop balığının üst çenesi alttakine oranla daha ilerde ve aşağı doğru meyillidir. Alt çenede küçük bir bıyık bulunur. Çenelerinde batıcı dişler yoktur. Burun kısa ve küt, gözler normal büyüklüktedir. Minakopun yüzgeçlerinin hepsi gelişmiş olup, birinci sırt yüzgeci üçgen biçimindedir. İkincisi ise kuyruk yüzgecine doğru uzar. Kalın derisi iri pullarla örtülüdür. Sırtı koyu gri, yanları gümüşi beyaz, karnı ise beyazdır. Yüzme kesesi oldukça büyük olup yakalandığında genellikle şişerek midesini ters döndürüp ağzının ucuna kadar getirir.



Minakopların üreme mevsimleri yaz aylarıdır. Yırtıcı bir balık olmayıp karides ve balık yavruları ile beslenir. Ağlarla avı yapıldığı gibi çift köstekli veya zokalı takımlada tutulur. Yem olarak karides ve sülinezi tercih eder. Fileto olarak kesilip löp et elde edildiği için ticari değeri olan balıklardandır.

Minekop balığını tutmak gerçekten çok zevkli bunu insan yaşayınca dahada iyi anlıyor.


Avcılığı

Misina 0.40mm, beden 0.40mm, 3 iğleli, iğneler 3/0 numara beyaz levrek iğnesidir. Köstekler 0.35mm olmalıdır. İğneler bedene T fırdöndü ile bağlanmalı 100gr kurşun kullanılmalıdır. Yem olarak sülinez iyi bir yemdir minekop avında. Oltamızı yemlendikten sonra kamış mutlaka sabitlenmeli ve dik olarak durması gereklidir.

Balık genelde orta iğneye basar benim incelememde yerden 1 veya 2 karış üstte geziyor, bu nedenle aldığım tüm balıklar hep ikinci iğneye geldi. Oltamızı denize attığımız zaman kesinlikle oltanın başından ayrılmamamız gerekir.

Çünkü balık bastığı zaman kamış yere kadar eğiliyor zili dahi öttürmüyor. O nedenle kamış yere eğildiğinde yapacağınız tek şey hemen makinanın kalamasını tamamen açıp balığa yol vermektir. Minekop balığını kamışla bence çekmeyin hemen oltayı elinize alın minekop balığı'nın basışını ve kafa atışını tam anlamı ile hissetmeniz gerekiyor.



Balık yol aldıktan sonra genelde sol yapıyor bırakın gitsin, balığın durma esnasında oltanıza çok hafif sağa doğru alınız. Balığın yönü sizin tarafınıza gelecek yavaşca çekmeye başlayın. Balık orta suya gelince kıyıya yaklaştığını hissettiğinde tekrar geriye veya sola hamle yapacak çok az yol vermeniz gerekiyor daha sonra tekrar aynı şekilde oltamızı sağa çektiğimizde balığın son hamlesi olacaktır. Kıyıya yaklaştığında balığı kıyadan çıkarmak için mutlaka ama mutlaka kepçe kullanmanız gerekiyor. Kıyıya yaklaştığında baygınlık numarası yapıyor son hamlesi kuvvetli oluyor ve iğnenin bağlantı noktasında koparıyor. Bu nedenle kepçe ile alınmalıdır. Avlanma zamanı kasım-ocak arasıdır, hava sert kapalı ve denizin dalgalı olması gerekiyor. Sabah ve akşam suyu daha bereketlidir.

kaynak;https://www.spinavmarketim.com.tr/

27 Haziran 2018 Çarşamba

Kalkan Balığı Avı ve Teknikleri

KALKAN BALIĞI (Psetta maxima)
Kalkan balığı (Psetta maxima), Scophthalmidae familyasına ait, gözleri vücudunun sol tarafında bulunan ve sağ tarafı ile denizin tabanında yatan bir yassı balık türüdür. Atlas Okyanusu'nun doğusunda kıyı yakınlarında, Akdeniz'de, Ege Denizi'nde, Marmara Denizi'nde ve Karadeniz'de, 20m ila 70m derinlikte yaşar. Denizin dibinde yaşayan küçük balıklar, yengeçler ve diğer küçük deniz hayvanları ile beslenir. Neredeyse tamamen yusyuvarlak olan bu pulsuz ve tüketicilerin sevdiği balık türü ortalama 50-70cm boyuna ulaşır. Boyu bir metreye ve ağırlığı 20kg'ya varmış olanları çok nadir tutulur.

Dişileri ilkbahar ve yaz boyunca, denizin 10-40m derinliğinde, kendi büyüklüğüne göre 10 milyon ila 15 milyon yumurta döker. Erkek balık bunları dölledikten 7-9 gün sonra bu yumurtalardan mekik şekilinde vücutları olan yavrular çıkar. Bu yavrular 8-10cm boya ulaşana kadar ve metamorfozları başlayana kadar sığ sularda plankton ile beslenerek yaşarlar. Ancak sağ gözleri kafalarının sol tarafına doğru kaymaya başlayınca ve yassılaşmaya başladıkları zaman derin sulara göç ederler. 5 yıl sonra kendileri de çiftleşip üreyebilirler.

Kalkan, genelde tavada pişirilir. Yemeden önce derisindeki düğmeler ayıklanmalıdır. Ayrıca eti çok yağlı olmamakla beraber bazı balık severlerin en sevdiği balıktır. Genelde pahalı olduğu için istavrit, hamsi kadar çok satılmaz.

Kalkan balığı ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili olmasına rağmen fazla bulunmamaktadır. Bunun başlıca nedeni bilinçsiz avlanmadır. Yavru kalkan balıkların avlanması sonucu avlanabilir boyuttaki kalkan balığının sayısı azalmıştır. Kalkan Karadeniz sahillerinde bulunmaktadır ve dip balığıdır. Kumluk bölgede yaşar ve sahile 15-30m uzaklıkta kalkan avlayabilirsiniz.

Dişi Kalkan Ve Erkek Kalkanların Farkı
Kalkan balığının erkeği her zaman daha değerlidir. Bunun sebebi ise dişi kalkanlarda bulunan havyar kesesi sebebiyle, aynı büyüklüklerdeki erkek ve dişi kalkandan, erkek kalkanda daha çok et bulunmasıdır.

Peki Dişi Ve Erkek Kalkanı Nasıl Ayırırız?
Bildiğiniz gibi, kalkan balığında küçük kemiksi düğmeler bulunur. Erkek kalkanda bu düğmelerin sayısı çok fazla iken (neredeyse tüm karın bölgesi kaplıdır), dişi kalkanda ortalama 5-10 taneyi geçmez. Ayrıca, erkek kalkanın karın bölgesi, dişi kalkana göre daha etli olur.

Diğer Dip Balıklarından Nasıl Ayırırız?

Kalkan balığını dil, pisi gibi çok benzer diğer dip balıklarından ayırmanın en temel yolu gözlerdir. Kalkanın gözleri, kafasının sol tarafında iken, diğer dip balıklarının sağ taraftadır.

Ekonomik Değeri
Kalkan balığı, çok lezzetli eti sayesinde çok önemli bir ekonomik değere sahiptir. Yıl içerisinde kilosu 40-100TL arasında değişen fiyatlarla satılırlar. Bu yüzden de avcılığı çok makbüldür.

Ancak, Karadeniz'in bir kalkan cenneti olmasına karşın, Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler arasında, sadece ülkemizde kalkan yaygın olarak yenilmektedir.

Avcılığı:

Zaman:

Kalkan avı yılın hemen her zamanı yapılabilse de, en verimli zaman, kalkan balığının yumurtlamak için sığ sulara geldiği şubat ayı başı ile mayıs sonu arasıdır.

Mera Özellikleri:

Kalkan, çok yavaş hareket eden bir balıktır. Çok az yer değiştirir. Genellikle kendini kamufle etmek için kuma gömer ve o şekilde avlanır. Dibi kum olan suları sever. Dolayısıyla kalkan avı için en verimli avlaklar, dip yapısı kum olan plajlar ve kumsallardır.

Ayrıca denizin biraz dalgalı olması, yemin dipte hareket ederek daha fark edile biri olması açısından faydalıdır.

Kullanılan Yemler:

Kalkan avında akyem adı verilen, istavrit, sardalya, izmarit, hamsi, kolyoz, uskumru, zargana gibi balıklardan elde edilen yemler kullanılır. Bunların arasında, çok bulunabilirliği ve etinin sert olmasıyla iğneden düşme ihtimalinin zayıf olmasının yanı sıra, verimliliği ile de istavrit bir adım öne çıkar.

Yemlerimizi iğnemize takarken, fileto halinde takabileceğimiz gibi, balığı enlemesine 2-3’er santimlik dilimlere ayırıp, döner şeklinde de takabiliriz. Kalkan balığının ağzı çok fazla açılabilir ve yemi bir seferde yutar.

Kullanılan Takımlar:

Daha önce de bahsettiğimiz gibi, kalkanın bir dip balığı olması itibariyle, kalkan avında, klasik üçlü dip takımının yanı sıra, kalkan avı için üretilmiş, yemi mümkün olduğunca dibe yaklaştırmaya yarayan, özel aparatlar kullanılır.

Kalkan, kendini gömdüğü kumda beklerken, dipte ve dibin hemen 15-20cm üzerindeki avlara saldırır. Yani kullandığımız takımda yemlerimiz, bu civarlarda, mümkün olduğunca dibe yakın olmalıdır.

Ayrıca her ne kadar kalkan mücadeleci bir balık olmasa da, yakalandığını anladığında kendini iyice kuma gömer ve vakumlar. Bu sebeple kalkanı olduğu yerden kaldırmak bir hayli güçtür. Dolayısıyla kullanacağımız misina ve iğneler, aşağıda da belirteceğim gibi, mümkün olduğunca sağlam olmalıdır.

Misina:

Kalkan balığında, misinamızın görünmezliği ön planda olmadığından, özellikle beden olarak 0.50-0.70mm gibi misinalar kullanabiliriz. Kösteklerde ise nispeten daha ince 0.35-0.40mm civarında misinalar tercih edilir.

İğne:

Kalkan avında genellikle 1-3/0 arası iğneler kullanılır. Kalkan avında iğne seçiminde bir noktaya değinmekte fayda var. Denize iade etmemiz gereken bir kalkan yakaladığımızda, Kalkan yemi hemen yuttuğu ve mideye indirdiği için, iğneyi çıkarmak neredeyse imkansızdır. Bu sebeple kalkan avında kullanacağımız iğneleri seçerken, çok kolay paslanan iğnelerden seçersek, kalkanı denize iade ettiğimizde, iğne hemen paslanacak ve kalkan iğneden kurtulacaktır.

Limitler:

Denizlerde ve İç Sularda Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Sirküler'e göre kalkan balığının boy limiti 45cm, adet limiti 2 adettir.

Barbunya Balı Avı Teknikleri

BARBUNYA VE TEKİR BALIĞI

Bu türler mullide ailesinden olup Akdeniz, Ege ve Marmara'da yaygın halde bulunur. Boyu en fazla 35cm'e kadar büyüyebilir. Yaşam ömrü 9-10 yıl gibi saptanmıştır.

Bu türlerin yumurtlama yaşı net olarak ikidir. İkinci yaşlarından sonra verimli şekilde üreme yapar, ilkbahar-yaz ayları üreme dönemidir. Sığ sularda dipte yumurtlarlar. Üreme sıcaklığı 23-25 derece arasıdır. Kış aylarında bu balıklar derin sulara çekilir, 25-300m derinliklere kadar yayıldıkları gözlenmiştir.

Ege denizi ortamında yapılan araştırmada sonuçlara bakarsak bu balığın yaklaşık yaş ve boy ilişkisi şöyledir.

1. Yaş Grubu: 11-12cm arası.
2. Yaş Grubu: 12-13.5 cm arası.
3. Yaş Grubu: 13.5-15 arası.
4. Yaş Grubu: 16cm'e kadar.

Ancak bilinmelidir ki yaş-boy-ağırlık oranları bölgelere göre değişebilir. Zira yaşam ortamındaki biyolojik çeşitliliğin bu noktada çok önemi vardır.

Çoğu zaman birbiri ile karıştırılan iki kuzendir barbunya ve tekir. Yaşam alanları, renkleri, biçimleri hemen hemen birbiri ile aynıdır. Dikkatli olmayan gözler aradaki farkı kolay kolay anlamazlar. Her ikisi de dipte gezen zaman zaman sürü olarak zaman zaman ise tek başına takılan balıklardır. Özellikle sürü olduklarında seyretmesi oldukça keyiflidir.
Gelelim asıl konuya nedir bu çok bilinen iki türün az bilinen farkları? Ülkemizdeki yaşam alanları çok farklı değildir hemen hemen tüm denizlerimizde her iki türde görülür, bir tek Karadeniz hariç. Mullus barbartus nam-ı diğer Barbunya Karadeniz'de görülmez Karadeniz'de bulunan barbunyalar bir diğer tür olan Mullus barbatus ponticus türüne aittir.

Karadeniz'de bulunmamasının yanında aşırı avlanma sonucu malesef artık diğer denizlerimizde de barbunya balığına çok sık rastlayamıyoruz. Barbunyayı kuzeni tekirden ayıran en belirgin özellikleri başının daha dik oluşu ve sırt yüzgeçlerinde bulunan harelerin neredeyse şeffaf oluşudur.

Tekirin ise başı daha uzuncadır ve tabi sırt yüzgecinde bulunan hareler ise oldukça belirgindir. Doğal kafa yapılarından dolayı Barbunyaların ağızları göz hizasına kadar gelir fakat tekirlerde bu böyle değildir. Kafalarının şekline nazaran sırt yüzgeçlerinde hare olup olmayışı daha kolay ayırt edilebilir.

Her iki balıkta olta ve ağ ile yakalanır ama daha çok amatör balıkçılar oltayla, ticari amaçlı balık yakalayanlar ise ağ kullanarak yakalamayı tercih ederler. Zıpkınla avında da özellikle iri olanları tercih edilen avlar içerisindedir. Lezzet konusuna gelirsek bazılarına göre barbunya açık ara önde bazılarına göreyse tekir daha lezizdir. Ama her ikiside eti oldukça makbul olan kıymetli balıklardandır ve genellikle tavada kızartılarak pişirilirler.

Dalgıçlar, oltacılar hatta yılların balıkçıları bile bu iki gezgini karıştırırlar. Bence karıştırmaktada haklılar ne de olsa onlar aynı yerlerde gezen aynı şeyleri yiyen birbirine tıpatıp benzeyen, benim deyişimle amcaoğulları...

Barbunya Balığı (Mullus barbatus): Burnu dik, ağız açıklığının son ucu göz hizasını aşar, sırt yüzgecindeki bantlar açık sarıdır. Hatta şeffaf bile sayılabilir ve hiç bant görünmez. Boyu 35cm'e ulaşır.


Tekir Balığı (Mullus surmuletus): Burnu nispeten sivridir. Ağız açıklığı gözün ön hizasına ulaşmaz. Sırt yüzgecindeki hareler belirgin ve koyudur. 20cm'e ulaşır. Karadeniz'de çok bulunmaz, barbunyalar arasında rastlanır. Batı Karadeniz'de yanlışlıkla barbunyaya tekir denilir.
Avcılığı
Avcılığı bildik 2-3 iğneli dip takımları ile yapılır. İğne olarak sinek iğne tercih edilir. Kullanılan yem ise karides, midye, sübye, kurt gibi yumuşak dip balığı yemleridir.

26 Haziran 2018 Salı

İSPARİ BALIĞI (Diplodus annularis)


İSPARİ BALIĞI (Diplodus annularis)


Denizlerimizin sahil bölgelerinde yaşayan ispari balığı Sparidae familyasından olup bilimsel adı Diplodus annularis'tir.

Ilık sahil bölgelerinde yaşayan isparilerin gövdeleri elips şeklindedir. Tüm denizlerimizde geniş bir yayılım gösterirler. Gövdeye iyice intibak etmiş kalın pulları vardır. Sırtı gümüşi gri, yanları sarımtırak, karnı beyazdır. Solungaç kapağından kuyruğuna kadar uzanan çok belirgin bir yanal çizgisi vardır. Kuyruk yüzgecinin ortasında kendi karakteristiği olan siyah yuvarlak bir nokta bulunur. Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz sahillerinde av veren isparilerin boyları 15-18cm'dir.

Avcılığı

Küçük boy mercan ve karagöz ayında kullanılan çift köstekli ince takımla taşlık, ilişkenli diplerde, batıkların bulunduğu mahallerde avlanılır. Yem olarak deniz kurdu, karides, küçük sülük şeklinde kesilmiş akyemler, midye ve hamur kullanılır.

İsparilerin ağızları küçük olmasına rağmen sert çeneleri, kesici ve ezici dişleri bulunduğu için takımda küçük fakat mukavim iğnelerin kullanılması gerekir. İğneler 6-10 numara arası olursa iyi sonuç alınır.

En güzel avı mayıs ayından kasım ayına kadar verir. Kumluk bölgelerde, sabahın ilk ışıkları suya vururken yeme en iştahlı saldırdığı vakitlerdir. Derin bölgelerde, liman içlerinde ve taşlıklarda gün boyu ve gecede avcılığı yapılır. Suyun karıştığı dalgalı havalar ispari avı için çok idealdir. Uygun bölge bulunursa tekneden de avı bereketli geçer. Karadeniz ve Marmara'nın çuprasıdır bir nevi.


İlkbahar ortalarından yaz sonuna kadar üremeleri devam eden isparilerin Marmara’da yaşayan bazı sürüleri mayısta Karadeniz'e çıkıp eylülde tekrar Marmara'ya dönüş yaparlar.

Yağlı ve lezzetli bir taş balığı olan isparinin ızgarası, buğulaması ve tavası yapılır.

kaynak;https://www.spinavmarketim.com.tr/

25 Haziran 2018 Pazartesi

MIRMIR BALIĞI/AVCILIĞI

MIRMIR BALIĞI (Lithognathus mormyrus)


Vücut gümüş grisidir. En karakteristik özelliği vücudunda birbirine paralel 14-15 koyu şeridin dikine uzanmasıdır. Burun bölgesi ile gözlerinin arası da koyu renklidir. Maksimum boy 55cm genellikle 25 cm'yi geçmez 1-80m'lik kumlu ve çamurlu zeminler ile deniz çayırlarının egemen olduğu ortamlarda demersal olarak yaşarlar.

Eşeysel olgunluğa erkekler 2 yaşında 20cm dolaylarında; dişiler ise 3 yaşında 24cm dolaylarında iken erişirler. Ege Denizi'nde haziran-ağustos, Akdeniz'de ise haziran-ekim ayları arasında ürerler.

Görüntü itibari ile çok sevimli bir balıktır. Özellikle kumluk bölgelerde yemlenen mırmırların Türkiye sularında yakalanan yaklaşık olarak 1kg'lık bireyleri mevcuttur. Tekne ile avcılıkta pek çok bölgede tutulabilen mırmır için kıyı balıkçılığında belli zaman aralıklarını takip etmek çok önemlidir. Ancak unutulmamalıdır ki bu balık kıyıya daha çok yumurtlama zamanında yaklaşmaktadır.



Mırmırlar küçük sürüler halinde dolaşır ve yemlenirler. Tekne ile avcılıkta günün her saatinde avlanılabilir ancak kıyı avcılığında daha çok akşam hava kararmaya yakın saatlerde başlayan mırmır avı gece yarısından önce sonlanmaktadır. Benim de avladığım ve çoğunlukla rastladığım bölgeleri şu şekilde sıralayabiliriz;

· Sarayburnu'nda bulunan kumluk alanlar (sonbahar).
· Gürpınar, Büyükçekmece ve Silivri'ye kadar kıyı şeridi (sonbahar).
· Sarıyer Rumeli Feneri mevkii (sonbahar).
· Özellikle Saros ve Ege kıyıları (yılın bir çok ayı).



Avcılığı

Kıyı balıkçılığında mırmır avlarken kullanılan en önemli yem kaya kurdudur. Fakat bu balığın kondisyonu ve hava şartlarına göre değişiklik gösterebilir. Örneğin dalgalı ve hafif fırtınalı bir denizde suyun dibi haraketli olacağından balık çok fazla seçici olmayabilir. Sıralama yapmak gerekirse; kaya kurdu, çamur kurdu, teke, sülinez ve diğerleri diye sıralayabiliriz.

Ancak kaya kurdu bu balık için favori bir yemdir ve temin edilmeside çok kolaydır. Ayrıca toplayacağınız tekeleride ölü hali ile bu balığı yakalamak için kullanabilirsiniz. Yöreye göre değişkenlik gösterebilen yem seçimi, Ege bölgesinde tavuk eti, Karadeniz'de ise bildiğimiz solucan olarakta karşımıza çıkabilir. Ancak favori yem her zaman için kaya kurdudur. Kaya kurdunu yosunlu taş yüzeylerden spatula ile kendinizde çıkarabilirsiniz.

Yazının başında bahsettiğim gibi mırmır kıyılara yaklaştığında genellikle kumluk alanlarda beslenir. Daha önce mırmır yakalandığını bildiğiniz kumluk bir alanda havada müsait ise ve zamanıda gelmişse bu balığı yakalamamanız tamamen şanssızlığınıza kalmış diyebiliriz. Ancak mırmırın oltaya vuruşu ve çekilmesi balığın büyüklüğü ile orantılı olarak biraz zor olacağından seçeceğiniz bölge avcılık yapmaya müsait olmalıdır. Ayrıca ekipman olarak mutlaka olta ucunu aydınlatacak fosfor ışığı ya da parlak şerit bantlardan götürmeyi unutmayınız. Mırmır oltanıza vurduğuna karşılaşacağınız manzara sizi hayretler içinde bırakacaktır buna emin olun.



Av günü temin ettiğiniz kurtlarınızın suyunu 1-2 sefer değiştirip canlı tutabilirsiniz. Yemlerinizi bir kaç gün önceden temin ettiyseniz onları canlı tutmak için buzdolabınızın sebzelik bölümünü kullanabilirsiniz. Bu durumda kurtların olduğu kabın içerisine bir kaç parça yosun ve sadece kurdun bir kısmı suda kalacak şekilde ekleyeceğiniz deniz suyu bu yemlerin canlı kalmasını sağlayacaktır.

Mırmır oltası tekne avcılığında 4-6 numara arası iğneler ve klasik 3-5 iğneli yemli olta mantığı ile hazırlanır. Kıyıdan ise bu olta takımı ile birlikte benimde favorim olan ve daima kullandığım kuma yatırma oltası kullanılması daha mantıklıdır. Bu oltada kurşun fırdöndüye takılır ve 1,5 kulaç maksimum 0.30mm misinaya 2 adet 4 numara sazan iğnesi takılır. Bu iğnelerden bir tanesi bedenin ucuna diğeri ise bedenin 1 karış gerisine köstek olarak bağlanır. Canlı olan kurtlardan bir tanesi cimrilik yapmadan ikiye bölünerek iki ayrı iğneye takılır. Olta suya ulaştığında yemler kuma oturacak ve doğal bir yemlenme alanı oluşacaktır.



İpucu:
· Orta büyüklükte ki bir Mırmır oltaya çok sert vurur ancak gelirken fazla nazlanmadan gelir, bu yüzden balığı hemen kıyıya almak için acele etmeyin.
· Ağız yapısından ötürü iğneden çabuk düşmeye meyillidir. Kepçe kullanmanızı tavsiye ederim.
· Oltaya vuran balığı tasmaladığınızda oltayı gergin tutarak 2 saniye kadar bekleyin. Bu durumda havalanan diğer yemi gören sürüdeki bir başka balığı yakalama şansınız doğacaktır.
· Gereğinden fazla ve küçük balık avlamanın gelecek nesiller için tehlike oluşturduğunu sakın unutmayın.

KAYNAK;https://www.spinavmarketim.com.tr/

LAGOS BALIĞI AVCILIĞI

LAGOS BALIĞI (Epinephelus sp)


Lagos / lahoz balıkları ailesi (Epinephelus Sp) Serranidae (hani balıkları) familyasına ait, Atlas Okyanusu'nun doğusunda, Akdeniz'de ve Ege Denizin'de bulunan balık türüdür. En büyükleri 150cm uzunluğa ve 50kg ağırlığa kadar ulaşabilir.

Fazla derinlere gitmeden 20-200m (çok daha derinlerde yaşayanlarıda mevcuttur) derinlikteki kayalık, taşlık veya çakıllı alanlarda yaşar. Oldukça yırtıcı, etçil balıktırlar. İrili ufaklı her türlü kabuklu, omurgasız ve küçük balıklarla beslenir. Mayıs-haziran arasında üreme yapar. Akdeniz'in eti en lezzetli ve şöhretli balıklarındandır. Ancak ekonomik değeri bölgeseldir. Orfoz balığı Lagos balığının yakın bir akrabasıdır.

Deniz balıkları denilince akla ilk gelen birkaç isimden birisidir lagos ya da yaygın kullanılan diğer adıyla lahoz. Gerek dikkat ve hassasiyet gerektiren oltacılığı gerekse etinin lezzeti, akrabası olan çoğu serran için ayrıcalıklı bir yer açar ona balıkçı hikayelerinde. Oldukça uzun yaşayan ve heybetli büyüklüklere ulaşabilen lagos kıyıya yakın alanlardaki kayalık, kırmalık meraların nam salmış yırtıcılarındandır. Lagoslar, ustalıkla gizlenip yer tuttukları kaya oyuklarından menziline giren diğer balıkları ve deniz canlılarını yakalayarak beslenirler. Bununla birlikte, belli bir boya ve özgüvene ulaşmış olanlarının, sualtında insanla karşılaşmalarında çokta ürkek davranmadan tüm güzellikleriyel azametlerini dalıcıya futursuzca sergilediği bilinir. Bu yönleriyle dalgıçların ve amatör sualtı meraklıların görmeyi lütuf saydığı fevkalade güzellikteki canlı görsel hazinelerdir. Tezdişi erselik (proterogynous hermafrodit) balıklar olan lagoslar, yaşamlarının ilk yıllarında dişi özellikleri sergileyerek yumurta üretirlerken ilerleyen yaşlarda erkekleşirler.




Avcılığı

Hani balıkları olarak anılan (Serranidae ailesi) kalabalık bir ailenin ılık suları seven bir üyesidir lagos. Oltaya binişi anında seri ve kontrollü hareketleri gerektiren teknik bir oltacılığı vardır. İlk yüklenmede yapılacak sert tasmalamanın ardı sıra misinada boşluk yaratmaksızın ambreyajı (kalaması) uygun sertlikte ayarlanmış makineyle aralıksız misina sarımına girilmesi gerekir. Aksi halde hemen hemen her deliğini, oyuğunu ve çatlağını gayet iyi bildiği kendi kayalığında başını sokacak bir delik bulacak ve donamı kurtarılamayacak halde ilişken bir yüzeye takmayı başaracaktır. Çoğu zaman açıktan çekilen yapay yemlerin, sudan kesilmesine birkaç metre kala kıyı önündeki kayalıklarda oynayan afacan lagosları cezbederek son anda ağızlandığı bilinir. Bu yüzden kayalık bir merada son metreye kadar yemin balık alacağı ihtimaliyle donamı kontrollü şekilde çekmekte ve ani hareketlerle kendinizi ve yerinizi belli etmekten kaçınmanızda fayda vardır.




Lagoslar ve orfozlar her ne kadar kayalık meraların deniz tabanına yakın alanlarında yerleşme eğilimi gösteren demersal balıklar olsalarda yüzeyden şamatayla gelen sahte balıklarla (surfer ve popper vobler'lere) yalpa kanadı olmayan (gagasız) WTD aksiyonlu (walking the dog) vobler'lere de hayli ilgilidirler. Kıyısında durduğunuz resif dokusu içerisinde gördüğünüz kaya koridorlarının arasıyla balkon önlerinin taranması başarı şansınızı çok arttıracaktır. Çalışma süresi boyunca kamış üzerindeki kontrolünüzü ve donanım üzerindeki dikkatinizi en üst seviyede tutmanız gereklidir. Nitekim lagosun deniz tabanından hızla yükselerek yemi arkadan alacağı ve aynı hızla geriye dönüp oyuğuna gideceği bilinmeli, sudaki yemin aksiyonu dikkatlice gözlenmeli, yemin aksiyonel sarsıntılarındaki sıra ve tekrarlar kamış marifetiyle sürütme boyunca dinlenmelidir. Yüzeyden gelen ve özellikle yüzeyin 50-60cm altından seyreden yarı dalan tek parça, mafsallı (iki veya daha fazla parçalı) balık, kalamar ve karides taklidi yapay yemlere kolaylıkla kanarlar. Bu tip yemlerde öne çıkan renk tercihleri ekseriyetle mavi-yeşil sırtlı beyaz gövdeli, kırmızı başlı beyaz gövdeli, kehribar tonlarda gövdeli ve kahverengi sırtlı, sedef etkili beyaz yahut sarı gövdeli turuncu sırtlı modellerdir. Yemin ağızlanarak donamın balık tarafından gezdirilmesi anında kaya yüzeylerinde misinanın kesilmemesi için iri hani balıklarında kullandığım klasik donanım önerim 0.35mm üzeri bir saydam misina ya da 0.20mm'den daha ince olmayan Dyneema standartı multifilaman olta ipleridir. Misina ve olta ipinde bu kalibreleri önermemdeki temel amacın takımın tartma değerini arttırmak kadar sürtünmeye karşı mukavemet sağlamak olduğunu belirteyim. Yemin yalın şekilde görünerek cazibesini arttırmak için 0.35-0.40mm florokarbon misinayla birkaç metre kılavuzlama yapılmasıda makul olacaktır.

İlk vuruş ve takip eden ilk birkaç metre cüssesiyle orantılı müthiş bir mücadele hissettiren lagos, sonrasında kesin ve kayıtsız bir teslimiyetle olabildiğince açılmış ağzı ve solungaç kapaklarıyla size dönen bir şampiyondur. Ama siz siz olun 35cm'den ufak lagosları koşulsuz olarak geriye bırakmaya özen gösterin. Lagos, yakın akrabası olan ve kendisine çok benzeyen orfoz (Ephinephelus caninus) ve taş hanisiyle (Mycteroperca rubra) aynı meraları paylaşır. Temel görünümleri yönünden oldukça benzer oldukları ve sıklıkla birbirine karıştırıldıkları halde her birinin oltacılığı diğerine yakın tekniklerle gerçekleştirilir.




Dip Sürütmesi
Lagos balığının dip sürtmesinde, 100m beyaz ya da yeşil renkli 0.70mm kalınlıkta misina olta olarak gamı alınıp büyük boy bir mantara sıkıca bağlandıktan sonra sarılır. Boş ucuna bir adet 2cm boyunda 3'lü fırdöndü aynı hat üzerinde olan gözlerden birine bağlanır. Aynı hattaki diğer göze ise parlak (şeffaf) beyaz, bedenlik 0.40mm kalınlığında misina 6 kulaç olacak şekilde bağlanır. Bedenin uç tarafına ise dövme çelik mustad 540H iğne balık büyüklüğüne göre 3/0-7/0 numaralar arası bağlanır. İğne önüne bedene ibrişim ile 1 adet 4 numara çapari iğnesi beden boyunca hareket edebilecek şekilde eklenir. Aradaki 3'lü fırdöndünün 90°'lik açılı gözüne de bir kulaçlık 0.60mm bir bedenle suların durumuna göre, 250-800gr bir iskandil eklenir. Lagos, avlanılacak yerler kayalık bölgeler olduğundan takılmaması için kısa küt oval bir iskandil kullanmakta fayda vardır.

Avlanılacak mahale gelindiğinde yörede bol bulunan kupes, ispari, lapin gibi balıklar veya ilerya, gümüş, kayabalığı gibi, veya akyem iğne sidiklikten geçecek şekilde oturtulup aynı uzunolta düzeneğindeki gibi öndeki hareketli iğne yemin mümkün olduğunca önünden takılarak yemin çekme gücünü bu iğneden alması sağlanır. Sabitlenen yem denize salınır, akıntılı bölgelerde akıntıya karşı yem dalgalanacak şekilde motor üstünde durularak, sakin bölgelerde ise iskandil ara sıra dibe değecek şekilde (rolanti yeterli değilse ara sıra boşa alıp iskandilin dibe değmesi beklenir ve iskandil dibe değince tekrar hareket edilerek bu işlem sürekli tekrarlanır) gezdirilerek avlanır.




Canlı Yemler
Yem olarak kullanılabilecek boyda her türden deniz balığı, kalamar, sübye ve karides kullanılabilir.

Ölü Yemler
Parça veya bütün halinde karides, kalamar, sübye, yem olarak kullanılabilecek boyda her türden deniz balığı ve akyem olabilir.

Yapay Yemler
Özellikle sığ kayalıklarda yalpa kanadı olmayan (gagasız) sahte balıklar, yüzeyden gelen 8-16cm'lik sahte balıklar ve 20-80gr zoka ile donatılmış 8-16cm'lik sahte kurtlar kullanılabilir.

Jigging
Jigging avında seçilecek yemler merada olan doğal yemliklere yakın renklerde olmalıdır. 10-20cm arası jigler lagos avı için idaeldir. Hedef balık boyuna göre leader ve ip kalınlıkları değişkenlik gösterebilir.




Lagoslar, sualtı dünyasının göçücü karakterli çoğu balığından farklı olarak yaşadıkları yeri kolay kolay terketmeyip yerleşik yaşam süren canlılardır. Kendilerine ait gördükleri kayalığın sağladığı besinle geçinen ve yakın meralara yayılsalar dahi dönüp dolaşıp kendi kovuğuna dönen alışkanlık sahibi balıklardır. Türün bu özelliklerini bilen bazı adap sahibi dalıcılar, tespit ettikleri lagos meralarını meslek erbabı balıkçılarla konuşmaktan kaçınarak en basit şekliyle balığın başkalarınca zarar görmesine mani olmaya çalışırlar. Korumacı bu tutumun temeli yer-yurt tutan lagosun aynı zamanda zor büyüyen ve çoğalan bir balık olduğu gerçeğini bilmelerine dayanır. Lagoslar, hayatlarının ilk yıllarını dişi bireyler olarak geçiren tezdişi erselik (proterogynous hermafrodit) balıklardır. Erken yaşlarında yumurta verirlerken ancak ileri yaşlarında erkek bireylere dönüşerek sperm üretmeye başlarlar. Bu özellikleriyle büyük lagosların tamamının erkek olduğundan emin olabilirsiniz. Özellikle 3-4 yaşına ulaştığı halde henüz 35-40 santimetreden daha büyük olmayan bireylerin etkin biçimde yumurta üretebildiği düşünülerek zarar görmelerine izin vermeksizin en çok ölçüp fotoğraflayarak koşulsuz şekilde geriye bırakılmaları doğru olur. Bu tavrı benimseyerek uygulayıcısı olabilmek lagoslar gibi iri kıyı serranlarının gelecekte de varolmaları adına fevkalade önemlidir. Nitekim, oldukça geç büyüyen ve buna karşılık düşük üreme gücüne sahip lagosların yerleşik bir düzende sürdürdükleri zorlu ve uzun yaşam macerasında en azından bir kere üreme şansını yakalamaları aynı meranın gelecektede lagos sunması için elzemdir. Bu bildirim eşliğinde vurguladığım duyarlılığı benimseyerek uygulayıcısı olabilmek, yerleşik karakterdeki bu canlı hazinelerin gelecekte varolması ve çocuklarımızın da bu balıkları oltalarıyla yakalayabilmesi adına sorumluluk sahibi her oltacıda görmeyi arzuladığımız örnek bir davranıştır.

18 Haziran 2018 Pazartesi

Camgöz Balığı Avı ve Teknikleri

MAHMUZLU CAMGÖZ BALIĞI (Squalus acanthias)


Genelde 80-100cm ve 3-4kg olan bu köpekbalığının 150cm'e ve 10kg ağırlığa çıktığı bilinir. Ancak 200cm ve 15-20kg olanlarına da rastlanmıştır. Aslen halk arasında camgöz olarak bilinse de camgözler sınıfından değildir. En önemli özelliği iki sırt yüzgecinin önlerinde birer sivri mahmuz bulunmasıdır. Gözleri ise dışarıya doğru çıkık yeşil-mavi renktedir.
Her iki sırt yüzgecinin önünde 1'er adet sert diken bulunur. Füze şeklinde olan vücudu arkaya doğru incelir. Kuyruk yüzgecinin üst lopu daha uzundur. Sırtı koyu kahve renkli olup, yıldız şeklinde beneklerle kaplıdır. Karın kısmı beyaz ve düzdür. Solungaç kapakları olmayıp 5 çift yarık bulunur. Çiftleşme ilkbaharda olup, 18 ay sonra yumurta annenin karın boşluğunda açılıp canlı yavru meydana gelir.

Balık sürüleriyle, dipteki kabuklular ve ahtapotlarla beslenen ve bu sürüleri takip eden camgözler, çok keskin dişleriyle profesyonel balıkçıların ağlarına büyük zarar verir. Kırlangıç türü dip balıklarını avlayan amatör balıkçıların oltalarına nadiren takılır. Eti Türkiye'de pek yenmez. Ancak pek çok Avrupa ülkesinde mutfaklarda kullanılır. Avı pek yapılmaz. İnsanlara saldırmaz.

Etinin İşlenmesi
Tüm köpekbalıklarında olduğu gibi camgözlerinde hem tatlı suda hem de tuzlu suda yaşatabilecek özel bir kan içeriği nedeniyle kanlarında bolca amonyakımsı maddeler bulunur. Bu nedenle işi bilmeyen kişiler tarafından yenilmeye çalışıldığında tatsız, kekremsi, kötü kokulu bir et elde edilir.

Köpekbalığına lezzet katmanın yolu etten kan ve kana ait tüm izleri uzaklaştırmaktır. Bu hamsi ayıklamadan az daha zahmetli bir iştir fakat sonunda erişilen lezzet her şeye değerdir.

Avlanan köpek balığının kuyruğu kesilerek kanı akıtılır. Bu canice gibi gelse de çoğu balıkları (orkinos ve ton türleri de dahil) başka türlü yemeye olanak yoktur. Daha sonra derisi soyularak etler fleto edilir. Balığın büyüklüğüne göre hamburger büyüklüğünde ve onun iki katı kalınlıkta parçalar uygundur.

Bu fletolar bir tepsiye dizilerek üzerine çeşme suyu eklenir. Bir iki saat sonra balık etindeki kalıntı kan ve diğer maddeler bu suya geçer. Su pembeleştikçe su süzülüp taze suyla yenilenerek buna en az 3 sefer devam edilir.

Daha sonra suyu süzülen filetolar tuzlanır, üzerine az karabiber, sevenler için az pul biber ve nane ekilerek 1 saat kadar bekletilir.

Artık camgöz eti yenmeye hazırdır. İsterseniz üzeri kızarıncaya kadar ızgarada veya fırında pişirebilirsiniz. Ya da kuşbaşı olarak şişe dizerek domates, biber, defne yaprağı ile ızgarada pişirdiğinizde tadına doyum olmaz.

Avcılığı
Camgöz avı pek tercih edilen bir av türü değildir. Genellikle farklı avlarda tesadüfen yakalanır ve buna uygun olmayan takımı koparır kaçar. En sık gece teknede lüks ışığında lüfer beklenirken istavrit fleto ile yemlenmiş takımlara saldırır. Uzun olta ile lüfer balığına gezilirken bütün ya da yaprak şeklinde takılmış zargana yemine de atladığı olur. Diğer atladığı takımlar ise teknede akyem ile yemlenmiş takımla kırlangıç-kalkan gibi dip balıkları beklenirken dip oltalarına takılır. Mercan-karagöz avları sırasında da oltanıza takılma ihtimali yüksektir. Çapari ile avlanırken çapariye takılmış çırpınan balıklara atlayıp çaparideki iğnelerin dolanması sonucu yakalandığı da olur.

Camgöz avı için tekne ile çapa atılıp bir çuval içine balıkçıdan alınacak balık artıklarının doldurulması ve bu çuvalın içine ağırlık yerleştirilip dibe yatırılması bir diğer değişle mazmuzlama yapılıp beklenmesi avın bereketli geçmesini sağlar. Kullanılacak takım ise çok iri balıklar beklenmiyor ise 0.50mm beden ucuna 50-100gr arası kurşun takılıp çok fazla kalın olmayan 30-40cm uzunluğundaki çelik misina ucuna bağlanmış parmak boyunda bir iğne ile yapılabilir. Dişleri normal misinayı keseceğinden iğneden sonra çelik misina kullanılması gerekmektedir. Bütün yada yaprak kesilmiş istavrit ya da herhangi bir balık iğneye takılarak takım dibe yatırılır. Balık artıklarının kokusunu çok uzaklardan alacak olan camgözler yarım saat içinde teknenin altında gezinmeye başlar. Günümüzdeki iri balık kıtlığında farklı avlar denemek isteyenler bu avı tercih edebilir, camgöz yakalandıktan sonra bir de irisi (6-7kg) denk gelmişse göstereceği dirençten ötürü avcıya oldukça zevkli anlar yaşatır. Biz bu balığın avını sportif olarak (yakala-bırak) öneriyoruz. Balık yakalandıktan sonra sırtındaki dikene ve ağzındaki iğneyi çıkartırken dişlerine çok dikkat etmek gerekmektedir yoksa istenmedik kazalara yol açabilir.

Bir diğer avlanma şeklide soğuk havalarda kıyıdan oldukça ileri atılacak akyem ile yemlenmiş takımlarla olabilir. Tekne avı kadar garantili değildir. Genelde surf tekniği ile ileri atılmış kalkan-kırlangıç gibi dip balıkları hedeflenmişken oltanızı ziyaret edebilir.

14 Haziran 2018 Perşembe

Gümüş Balığı Avı ve Teknikleri

GÜMÜŞ BALIĞI (Atherina presbyter)

Gümüş balığı (Atherina), gümüş balığıgiller (Atherinidae) familyasından kemikli balık cinsi. Sırtı yeşilimsi sarı, yan tarafı kül rengidir. Gövdesinde boydan boya ve 1-3 pul genişliğinde, çok parlak gümüş renkli bir çizgi bulunur. Plankton ve küçük balıklarla beslenir. Tüm denizlerimizde yaşar. Eti lezzetlidir.

Gümüş balığı 5-6kg ağırlığa kadar olan hemen hemen tüm avcı kıyı balıklarının temel besinlerindendir. 2-4cm arası gümüş balığı yavruları ile zargana balığı avı randımanlı geçer. Daha iri gümüşleri canlı olarak takıma takarsak sarıkanat-lüfer, levrek, sinarit palazı, turna balığı gibi avcı balıkların avında güzel sonuçlar alınabilir. İri bir gümüş balığını ortadan ikiye kesip dip oltasına takarsak kalkan-kırlangıç gibi dip balıklarının avında da kullanabiliriz.

Gümüş balığı tüm deniz kıyılarımızda, liman içlerinde ve iskele altlarında bolca bulunabilmektedir. 10cm'den büyük olanları olta ile avlamakta mümkündür.

Avcılığı
Çok küçük iğneler ve ince misina kullanmak gerekir. Şeytan oltası ile balığı görerek avlamak çok zevklidir. 0.10mm misina ucuna bağlayacağımız 12-15 numara sinek iğneye yem olarak midye, karides içi ya da herhangi bir balığın etinden (mama yemde denir buna) takarsak gümüş balıklarını avlayabiliriz.

Bir diğer av şeklide genelde İstanbul boğazında kullanılan çapari yöntemidir. Yapılacak çaparinin bedeni 2m olmalıdır. Bedene 0.10mm misina, kösteklere 0.08mm misina, köstek boyu ise 6-7cm olmalıdır. Bedene 15 adet köstek koyulabilir. 12-15 numara iğneler idealdir. İğnelerde beyaz tüy kullanılır, tüyler uzun olursa iri gümüş kısa olursa yavru yemlik gümüş balıkları yakalanabilir. 10-20gr arası kurşun yeterlidir. Takım çok hassas olduğundan ileriye atılmaz sarkıtarak kullanılır. Makaralı takımla sarkıtılarak iskele ya da derin yerlerde kullanılabilir. Balığın durumuna göre derinliği kendiniz ayarlayacaksınız ve oltayı hafifçe yukarı aşağı sallandıracaksınız. Dikkat etmeniz gereken tek nokta balığı yakalamak değil takımın karışmasını engellemek olmalıdır. Takımı suya salmadan her defasında köstekleri kontrol etmelisiniz, gümüşler zaten gelecektir.

Bu takımı beden 0.15mm köstekler 0.10mm yüksek çekerli misinayla, iğneler 12-15 numara kısa tüylü yaparak kış aylarında zargana avında kullanabilirsiniz. Bedende 8-10 adet köstek yeterli olur. Zargana için hazırladığımız bu takımla yine aynı şekilde gümüş avlıyoruz, alttaki son 2-3 iğnedeki yavru gümüşleri almıyoruz zarganaya canlı yem olarak bekliyorlar. Üstteki yakalanan balıkları almak gerekiyor, zargana yakalandığında takımın karışmaması için.

Pişirilmesi
Gümüş balığının en güzel pişirme tekniği yumurtalı olarak yağda kızartmaktır. Gümüş balığı sanılanın aksine çok lezzetli bir balıktır. Tarifi ise çok basittir. Önce balıklar ayıklanır ve pulları temizlemek için tuzla iyice ovulur. Bol su ile yıkanan balıklar süzülmesi için süzgeçe alınır. Süzülen balıklar kuyruklarından tutularak 3-4 gruplar halinde önce una, daha sonradan yumurtaya bulanarak kızgın yağda 2 tarafında nar gibi oluncaya kadar kızartılır. Bol salata ile servis yapılır.

11 Haziran 2018 Pazartesi

SPINNING - AT/ÇEK TEKNİĞİ

SPINNING - AT/ÇEK TEKNİĞİ
Kıyıdan at-çek yöntemi ile balık avlamak için bazı özelliklerin bir arada olması gerekmektedir.

Bunlar sırasıyla, iyi bir spin kamış, hafif bir makina ve kullanılan rapala ve silikonlar.

Spin kamışları sahilde iseniz, 210cm ve 240cm seçiniz. Eğer bulunduğunuz yer, denizden yüksek bir yer ise, örneğin bir limanda iseniz 270cm ve 300cm seçiniz. Yani bu demektir ki, sadece bir kamış at-çek avcılığı için yeterli değildir.

Spin kamışın seçilmesinde en önemli hususlardan biri, kamışın makara takılan kısmı ile bitim noktası arası uzaklığının fazla olmasıdır. Bu mesafe sizin kamışınızı koltuğunuz altına alarak, kamışınıza hâkimiyetinizi sağlayacaktır. Kamış kullanımınızı kolaylaştıracaktır. Bu mesafenin kısa olması ise, kamışı koltuk altına alma şansınız olmadığı için, bileklerinizin aşırı şekilde yorulmasına neden olacaktır.
Sahte Balıklar için, 15-40gr atarlı spin kamışlar, silikonlar için ise, 5-25gr atarlı spin kamışlar yeterlidir. Kamış halkalarının büyük olması sizin lehinizedir. Misinanın daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda halkaların, paslanmaz "fuji" halkalardan olmasına dikkat ediniz.

Makina seçiminde özellikle çok pahalı makinalara yönelmeyiniz.  Makinedeki bilye sayısının 4'ten yukarı olmasına özen gösteriniz. Devir hızı yüksek makinaları tercih ediniz. Yani kolu bir kez çevirdiğinizde makara dönüş hızı mutlaka 5'in üstünde olmalıdır. Makina devir hızının yüksek olması, vereceğiniz aksiyonu kolaylaştıracaktır. Özellikle lüfer için hızlı sarım gerektiğinden bu tip makinalar tercihiniz olmalıdır. Makina seçiminizde dikkat edeceğiniz bir başka husus da, makinenizde "mücadele kalaması’nın olmasıdır. Tavsiye edeceğimiz makinelerden bazıları, Shimano Exage 4000 FD, Shimano Sustain 4000 FG ve Shimano Stradic 3000 Hegane

Makinenizin bobinine saracağınız misina ince ve çekeri yüksek olmalıdır. Misinanızın ince olması sahte balığınızı çok daha uzağa atma imkanı sağlayacaktır. Misinanızı makinanın bobinine sararken mutlaka sudan geçiriniz ve sıkı sarınız. İp misinada kullanabilirsiniz. İp misinanın esnek olmayışı sahte balığa aksiyon vermede kolaylık sağlar ve aksiyonu artırır.

Sahte balık  ve silikon seçiminde dikkat etmeniz gereken en önemli husus, balığın dikkatini çekecek ve onu tetikleyecek özelliklerin bulunmasıdır. Cam sahteler bu iş için biçilmiş kaftandır. Sahte Balık seçiminde denenmiş ve sonuç alınmış sahte balıkları tercih ediniz. "Rengi çok güzel, görünümü harika" deyip, sahte balık  almayınız. Sahilde, derinliği 4-5m'yi geçmeyen avlaklarda gagasız sahteler ve bu derinliği geçen avlaklarda ise gagalı sahte balıklar kullanınız.

Hangi balığın hangi rengi tercih ettiği konusunu dikkatle izleyiniz. Sahte balık  seçimlerinizin de buna göre şekillendiriniz.

Bu sahte balıkları kullanırken yaptıracağınız eskizlerin, aksiyonların önemi çok fazladır. Balığı cezbedecek hareketlerdir bunlar. Bu hareketleri yapabilmek, makinenizin devir hızıyla bağlantılıdır. Çok çalışarak yapabilirsiniz.

Örneğin zig zag hareketi yani balığın sağa sola hareketleridir ki bu aksiyonu siz kamışı bileğinizle sağa ve sola döndürerek yaptırabilirsiniz.

İkincisi kamışı vurdurarak yaptıracağınız kısa ve sert hamleler, üçüncüsü ise uzun hamleler ve son olarak da durdurup ani hareketlendirmelerdir.
Kamış, özellikle bu tarz avcılık için çok önemli bir malzemedir. Kamışın atar değerleri, uzunluğu, hassaslığı ve aksiyonun sertlik-yumuşaklığı gibi kavramlar oldukça önem taşır. Ayrıca kamışın yapıldığı malzemelerde önemlidir. Bu hem dayanıklılık hem de kamışın ağırlık ve hafifliğini çok fazla etkileyen unsurlardandır.

Benim şahsen ilk etapta en çok önem verdiğim husus kamışın hafifliğidir. Daha sonra ise sağlamlığı ve aksiyonunun sertliği gelmektedir. Kamışınız ne kadar güçlü ve sert olursa olsun hafif değilse at-çek avcılığının zevkine tam olarak varamayacaksınızdır ya da kamışı hafif olan biri bu zevki mesela 5 saat yaşayabilirken siz 2 saat sonra avı bırakmak zorunda kalabilirsiniz.

At-çek avcılığının en çekici yanlarından birisi karmaşık olmasıdır. Maalesef her şeyi tek bir malzeme ile yapmamız mümkün değildir ve buda bize doymak bilmez bir iştah ile malzeme arama ve satın alma hırsı vermektedir. Duyduğum, gördüğüm, okuduğum ve denediğim kadarıyla elimizdeki sahteleri en verimli kullanabileceğimiz en az üç farklı kamışımız olması idealdir. 5-20gr, 10-30gr, 15-40 veya 45gr üç adet kamışımız bulunması idealdir. Bunu belirtmemin sebebi denizde at-çek yapanların yüzde doksan dokuzunun levrek peşinde koşmasıdır. Malumunuz levrek sahteleri de 5gr ile 30-35 gr ağırlıklar arasındadırlar genelleme yaparsak eğer. Ağır kaşıklarla avlanmayı seviyorsak 20-60gr olanlarından da bir tane edinebiliriz.

Kamışlar ilk etapta parçalı ve teleskopik olarak ikiye ayrılırlar. Teleskopik kamışlar nispeten daha hafif ve taşınabilirlik olarak çok avantajlı olmakla birlikte, parçalı olanların dayanıklılık ve sertlik konusunda rakipleri yoktur. Parçalı olanlar genellikle ekonomik olarak da daha avantajlıdırlar. Aynı dayanıklılığa sahip bir teleskopik kamış, parçalı olandan büyük ihtimalle daha pahalı olacaktır. Çünkü çok parçalı olması sebebiyle dayanıklılığını sağlamak teknik olarak daha zordur üretici için. Taşıma probleminiz yoksa eğer parçalılardan şaşmayın derim ama çok fazla seyahat ederek avlanıyorsanız teleskopiklerinde bariz bir taşıma rahatlığı vardır ayrıca nispeten daha hafiftirler.

Teleskopik bir kamışınız var ise ve dayanıklılığına çok fazla güvenemiyorsanız kullandığınız makinenin kalaması büyük önem kazanır. Kalama dediğimiz olay balığı yormaktan ziyade balıkla mücadele esnasında kamışımıza zarar gelmemesi için kullanılmalıdır. Kalamayı kamışımızın dayanabileceği en son noktaya kadar sıkılı olacak şekilde ayarlamalıyız. Bu arada misinanızın çekerinin yeterli dirençte olduğunu varsayıyorum ve önceliği kamışa veriyorum.

Kamışlar üretilirken çeşitli malzemeler kullanılmaktadır. Fiberglas, karbon, karbon ve başka malzemelerin karışımları vs. Çok fazla teknik ayrıntıya girmeden karbon içerikli malzemelerin daha dayanıklı ve hafif olduğunu söylemekle yetineceğim. Yalnız karbon kamışların yere düşme ve çeşitli darbeler sonrasında alabileceği yaralar dolayısıyla sonraki avlarda fazla bir abanmada kırılabileceğini de göz önünde bulundurmalısınız. Dolayısıyla karbon kamışlarımızı daha özenli kullanmalıyız.

Misinamızı geçirdiğimiz kamış halkalarının fuji olmasına özellikle dikkat etmeliyiz her ne kadar artık çoğu markada bunlar normal özellikler halini almış olsa da. Bu bize ip misinalarımızı gönül rahatlığıyla kullanma imkanı verecektir. Bilindiği üzere ip misinalar zamanla normal halkaların seramiklerini aşındırmakta ve kamışın ömrünü tüketmektedirler. Bu yüzden ip misinanın aşındırıcılığını en aza indirecek tarzda olan fuji halkaları seçmekte büyük fayda vardır. Ayrıca halkaların geniş olmasına dikkat etmeliyiz. Atışımızı önemli ölçüde etkileyecek bir faktördür bu.

Kamışımızı seçerken kulaktan dolma bir şekilde direkt internetten almak yerine bizzat mağazalara girip elimize alıp dokunarak, tartarak, aksiyonuna bakmak için sallayarak ve benzer yöntemlerle bir fikir edinmeliyiz. Özellikle ağırlığına ve aksiyonuna dikkat etmeliyiz. Satıcı arkadaş da işinin ehliyse ondanda alacağımız fikirler tercihimizi belirlememize yardımcı olacaktır.

Genel olarak konuşursak M: medium (yumuşak), MH: medium-hard (yumuşak-sert) tipi kamışlar işimizi fazlasıyla görmeye yetecektir. Çok sert aksiyon istediğimiz noktaya doğru atmamızı güçleştirirken, çok yumuşak aksiyon ise sahtemizi atmak istediğimiz uzaklığa atmamıza engel olabilecektir.

Kamışımızın ağırlığı 160-250gr arası olması idealdir. Makinemizin de en azından 250-350gr arası olabileceğini de hesap edersek yaklaşık elimizde yarım kilogramlık ağırlık olacaktır. Fazlası yorar, ne kadar hafif o kadar zevkli bir av demektir. Bence dayanıklılıktan biraz ödün verip hafifliğe geçmenin çok faydası olacaktır bu sebeple.

Kamışımızın boyuna gelince ise en ideali 2,40m'dir. Medium sertlikteki kamışlarda bu boydan fazlasını asla önermiyorum atışınıza hiçbir ekstra artı sağlamıyor. Denize girip de avlanmaktan hoşlananlar için ise 1,80-2,10m idealdir. Daha düşük boydakileri de boyunuza göre seçebilirsiniz. Kayalıklardan ise MH sertlikte bir 2,70 veya en fazla 3,00 metrelik bir kamış tercih edilebilir. Ancak orta karar her zaman 2,40m'dir. Sizi asla üzmez bu boy.

Makinalar
Hafif kamış ve hafif makine kombinasyonları bize unutulmaz zevkte avlar yaşatacaktır. Makinemizi etraftan duyduklarımıza ve balık avı raporlarına bakarak da seçebiliriz. Ama spinning'te altın kural hafifliktir. Mutlaka 250gr'ı geçmeyecek bir makine kullanmamızda fayda vardır. Bence bu sebeple spinning yapacağımız hayvan orkinos gibi 200-300 metre misinamızı alamayacağına göre 2500 ila 3000 lik bir makine işimizi görmeye yeter diye düşünüyorum. Sahtelerimizi çekerken aksiyon vermemizi kolaylaştıran devir oranları 5'in üzerinde olmalıdır. Fazla teknik detaya girmeden misina haznemizin kullanacağımız kalınlıktaki misinadan 150m maksimum alacak büyüklükte olması yeterlidir. Bilya sayılarına çok fazla takılmayın. Piyasada genelde bu tarz orta sınıf makineler 2-3 bilyalıdır. Çok bilya çok kuvvet anlamına gelmez.

Spinning makineler önden ve arkadan kalama olarak ikiye ayrılırlar. Ön kalamadan şaşmayın derim ben. Arka kalamalar da sorun yaşayabilirsiniz daha karmaşıktırlar. Ön kalamaya oranla hiçbir ekstra artılarıda yoktur.

Makinelerde işimizi şansa bırakmadan piyasada en çok kullanılan birkaç markanın dışına çıkmadan seçimimizi yapabiliriz. Okuma veya Shimano çok büyük bir ihtimalle bizi üzmeyecektir. Ancak diğer markalardan da çok fazla beğenilen ve kullanılan modeller vardır. Bunları da kullanabilirsiniz. Çok kalitesiz olmadıkça makineler sizi fazla üzmeyecektir.

Makinenin ve misinanın her avdan sonra tatlı su ile yıkanıp kurutulması şarttır. Ayrıca ihtiyaç var ise arada birde yağlamasını yapabiliriz bunlar oldukça basit işlemlerdir. Makine bozulmadan önce önlemini almak her zaman bize yarar sağlayacaktır.

Misinalar
Misinalar atışımızı ve yapacağımız avı etkileyen başlıca faktörlerden birisidir. Monofilament ve braided olarak iki tür bize hitap eder. Diğer türlere girmeye lüzum yok. Mono (normal misina) olarak 0.22-0.25mm üstüne çıkmamalıyız. Braided (ip misina) ise en fazla 0.12-0.19mm olmalıdır. Tabi bunlar 9 kilodan büyük balıklarla sık sık karşılaşmayacağınızı farz ederek yapılmış tahminlerdir. Mono'da düşük hafızalı nispeten yumuşak, çekeri güvenilir misinalar tercih edilmelidir. Braided'da ise bilindik birkaç marka dışında macera aramamalıyız. Powerpro ve Berkley başlıca markalardan ikisidir. Misinamızın inceliği atış mesafemizi de önemli oranda etkileyeceğinden her zaman daha ince misinalardan kullanmaya çalışmalıyız.

Ana misinaya floro-karbon beden yapılması sık kullanılan bir yöntem olmakla birlikte bence gece avları için oldukça gereksizdir. Kullanacağımız floro-karbon misinanın ana misina ile uyumlu olması şarttır. Mesela ip misina kullanıyorsak floro-karbon misinamız eğer yeterli kuvvetli yapıda ve çekeri yeterli değilse sıyırma veya kesilme yapabilir. Bu da istenmeyen sahte ve balık kayıpları için risk oluşturacaktır. Ayrıca floro-karbon ile ana misinanın birbirine bağlanması ile oluşan düğüm sahtemizi atarken kamış fincanlarına çarparak atışımızı da olumsuz etkileyecektir. Bununla birlikte illaki floro-karbon kullanacağız diye de bir şart yok. Leader yani beden misinamızı şeffaf bir monofilament misina kullanarak da bağlayabiliriz. Yalnız özellikle çeker değerlerine dikkat etmemiz gerekiyor eğer ip misina kullanıyorsak çünkü ip misinada hata payı daha az. Leader'ımızı "albright knot" denen bir düğümle bağlarsak, atış esnasında nispeten daha az sorun yaşarız, fincanlara düğümün takılma sorunu açısından.

Avlandığımız bölgede, gün ortasında ve çok berrak bir denizde avlanmıyorsak ki zaten bu saydıklarım olumsuz şartlardır, ben ek bir floro karbon leader beden yapmayı gereksiz buluyorum açıkçası. Zaten avlanacağımız bölgede muhtemelen dalgalı veya berrak olmayan bir deniz olacaktır ayrıca zaman dilimi de gece, gün doğumu veya batımı olacaktır ki bunlar bizi asla floro-karbon leader'e iten sebepler olamazlar. Monofilament bir leader'da işimizi fazlasıyla görecektir.

Gün ışığının etki etmediği zamanlarda fark etmese de gün ışığı işin içine girdiğinde leader zorunlu bir seçenek olabilir özellikle levrekte. Diğer avcı balıklar genellikle gözü kara tabir ettiğimiz türden oldukları için eğer levrek peşinde değilsek leader kullanmamıza gerek yoktur ancak levrek hedefliyorsak leader kullanmamızda fayda vardır özellikle gece avlarının dışındaki zamanlarda.

Mono filament leader kullanmanın floro-karbona olan en bariz üstünlüğü, dişli diye tabir ettiğimiz yakalandıklarında atlayan, zıplayan, suyun dışına fırlayan hareketli balıkların bu hareketlerini esnekliği ile bertaraf edebilecek olmasıdır. Floro-karbon misinalar bildiğiniz üzere çok sert olduklarından böyle ani kuvvet artışlarında kırılma riskleri vardır bu da belki de hayatımızın balığını kaçırmamız anlamına gelmektedir.

Sahte Balık (Rapala) Klipsleri
Spin takımımız artık tamamlandı sayılır. Geriye son nokta olarak bir klips almak kaldı. Artık tek veya birkaç tane sahteyle avlananlarımız çok azınlıkta kaldığından çok avcı ve aksiyonları mükemmele yakın sağlayan bir yöntem olan "rapala düğümünü kullanmak gerçekten çok zorlayıcı olmaktadır. Çünkü değişen alışkanlıklarımız sonucunda her birimiz imkanlarımız elverdiği ölçüde belli bir sahte koleksiyonuna sahibizdir herhalde. Bu nedenle avlandığımız esnada sahtelerimizi değiştirmek istediğimizde bize büyük kolaylık sağlayacak rapala klipslerine artık muhtacız.

Burada kişisel tercihler değişmektedir. Kimimiz rapala klipslerini, kimimiz normal rulmanlı veya fırdöndülü klipsleri, kimimiz sadece fırdöndüleri, kimimiz ise klipsli fırdöndülerin fırdöndülerini çıkartıp sadece klipsini kullanmaktalar. Benim kendi tercihim ise bu iş için üretilmiş olan rapala klipsleridir. Okumanın çok kaliteli ve çeker değeri yüksek ürünlerinden memnun kaldığım için başka bir markayı denemeye gerek duymadım.

Sahte Balıklar
Sahte balık ile avlanma disiplininde bilindiği gibi çeşitli sahteler ile avlanmaktayız. Bunların çeşitli özellikleri ve renkleri piyasada mevut olmakla birlikte seçim yapmaktan çok genel olarak birbirimize önerdiğimiz üç beş marka ve model arasında kaldığımızı düşünüyorum. En azından yeniliklere açık ve denemekten çekinmeyen bu işe yeni katılmış arkadaşlarımıza bir faydası olur maksadıyla sahtelere ve özelliklerine birazcık değinmek istiyorum. Öncelikle sahteleri kullanma amacımız balığı kandırmak olduğuna göre yüzüş şekli ve renkleri avlaktaki balıklarla benzer olmalıdır. Bazen de balıklar kızgın dönemlerinde olurlar bu sebeple dikkat cekici renkte sahteler ile balığın sahteye saldırması sağlanmaktadır. Yani balık sahteye ya bölgesini korumak ya da beslenme amaçlı saldıracaktır. Avlanma esnasında sabır en önemli faktördür. Sahte bir yemle balığı kandırmak canlı bir yemle avlanmaktan çok daha zor ve uğraşı isteyen bir yöntemdir. Uzun ve yorucu saatlerin ardından alınacak güzel bir balık tüm yorgunluğu unuttursa da o zamana dek bekleyebilmek gerçekten zordur. Bu sebeple sahtemizin yüzüşünü devamlı gözlemlemeli, sanki gerçekten yaşıyormuşçasına ona hareket kazandırmaya uğraşmalı adeta bir çocuğun oyuncağıyla oynadığı gibi onunla oynamalıyız ve bundan zevk alabilmeliyiz yoksa uzun saatler boyunca avlanmak hele bir de balık vurmamış veya takip almamışsak gerçekten bezdirici olacak, belkide henüz yeni başladığımız bu uğraşı bırakacak veya sıkılıp yeterli özeni gösteremeyeceğizdir. Bu sebeple sabır bu av disiplininde en önemli faktördür.

Su Üstü Ve Popper Sahteler
Su üstü dediğimiz sahteler WTD (Walk The Dog) aksiyonu ile bilinen sahtelerdir. Atıştan sonra su üstünde batmadan dururlar çektiğimizde ise su üstünden gelirler. Bunların gagası yoktur. Çok şiddetli çekişlerde bir miktar suyun altına inerler ancak en verimli kullanımları WTD ile olur. WTD'yi ise kamışın ucunu hafif sağa ve sola oynatarak ve bir yandan da marinamızla çekerek rahatlıkla verebiliriz.

WTD'yi yapmamızdaki amaç ise doğal ortamı taklittir. Su üstünde zig zaglar çizen bir balık genel olarak gözlemlerime göre sabah çok erken saatte avcı balıkların yem balığı sürüsüne saldırdıklarında arada yaralanan ve tek başına kaçmaya çalışan balıktır. Yani cazip bir avdır tek başına ve yaralıdır. Bu sebeple yavaşça çekmeli arada da dinleniyormuş izlenimi vererek durdurmalıyız. Bu sahtelerin en çok sabah erken saatte iş yapmasının sebebi de yine aynıdır. Combalak diye tabir ettiğimiz su üstünde oluşan şapırtılar yani avcı balıkların yem balığı sürüsüne saldırma eylemi genelde bu saatlerde olur.
WTD aksiyon videosu:

Popper diye tabir edilen sahteler ise ağız tarafları düz ve gagasızdırlar. Ağız tarafları düz olduğu için suyu şapırdatarak gelirler. Bu olayın gerçek hayattaki şekli ise avcı balık saldırdığında yem balıklarının can havli ile suyun dışına atlamalarıdır. Yani bunu taklit etmek için tek ve sert çekişlerle sahtemizi havaya çıkartmalı suyu şapırdatmalıyız. Kamışımızı aşağı ve yukarı sert hareketlerle kullanmalıyız. Combalakların ortasına yapacağımız atışlarda başarı oranımız artacaktır. Ayrıca hareket yok ise de şapırdatma sesine meraktan gelebilecek avcı balıklar olabileceğini de unutmamalıyız. Bu sahtelerde en çok sabah erken saatlerde iş yapan sahtelerdir yukarıda bahsettiğimiz sebep dolayısı ile.




Gagalı Sahteler:
Batarlı diye tabir ettiğimiz sahtelerdir. Genel olarak 3 tiptir. Az Batarlı, Orta Batarlı ve Derin Batarlı olmak üzere. Gaga boyları dalma derinliklerine göre uzamaktadır.

Sığ Batarlı Sahteler:
Genel olarak 0-30cm arası batarlıdırlar. Bu tip sahtelerin en çok işimize yarayan tarafları sabah erken saatlerde avlanmıyorsak su üstü sahteleri iş yapmayacağından bu sahtelere yönelebiliriz. Dipteki ilişkenlerden etkilenme oranları çok düşüktür. Doğal hayatta suyun az altından hızlıca yüzen balıklar görmüşüzdür. Bunlar ya tek olarak hızlıca kaçmakta ya da 2'li 3'lü gruplar halinde gezmektedirler. Genelde bu balıklar yavru balıklar olduklarından avcılar için değerli balıklardır. Bu balıklara saldırmaktan asla çekinmezler. Saldırı tarzları sığ suda dipte yatıp birden atak yapma şeklindedir. Bu tarz yüzen balıklar bazen yaralı balıklarda olabildiklerinden sahtemize vereceğimiz aksiyon ya hızlı ve ani kaçışlar ve duraksamalar olarak, düzenli ve hızlı çekişler ile olabilmektedir. Yavaş ve ritmik çekişler genel olarak iş yapmasa da istisnalar kaideyi bozmaz. Bu tip sahtelerin gagaları çok ufaktır. Az batarlı olmalarını bu ufak gaga sağlamaktadır.




Orta Batarlı Sahteler:
Bu tip sahteler genel olarak 30-60-100-200cm kadar dalarlar. Hedefleri orta suda avlanan pelajik avcılardır. Kofana, iskarmoz, akya, ceylan gibi balıkları sayabiliriz. Orta suda genelde sağlıklı yem balıkları bulunduğundan aksiyonlarımız genelde devamlı ve hızlı sayılabilecek çekişler olmaktadır. Orta su avcıları hızlı hayvanlardır ve hızlı yemlere saldırmaya bayılırlar. Ayrıca hızlı çekmezsek floating grubu sahtelerin suyun yüzüne çıkma eğilimleri olduğundan istediğimiz derinliğe inemeyebiliriz. Fakat suspending yani askıda kalan modellerde yaralı hayvan taklidi yaptırtmak daha kolaydır. Bu sebeple yaralı hayvan aksiyonu vereceksek suspending modellerinden, hızlı ve sağlıklı aksiyon için ise floating grubundan secimimizi yapabiliriz. Lüfer ailesi kofanaya kadar olan boylarda genelde hızlı yem severler. Kofanada ise hızlı kaçış ani duraksamalarda iş yapmaktadır. Lüfer ailesi çok çabuk saldırganlaşan cinsten olduğundan işimiz nispeten kolaydır. Mesela ıskarmoz ise hızlı çekişleri çok sever çünkü kendiside son derece hızlı yüzen bir balıktır. Mermi gibi avına atlayıp yakalamaktadır genellikle. Bu sebeple ıskarmozda da hızlı çekişler ilk tercihimiz olmalıdır. Bu tip sahtelerin gagaları biraz daha uzundur.

Derin Batarlı Sahteler:
Bu tip sahteler genellikle dipteki avcıları hedeflerler. Tatlı suda özellikle barajlar gibi ani derinleşen yerlerde, denizde ise falez gibi kayalık ve ani derinleşen yerlerde iş yaparlar. Denizde özellikle lagos ve sinarit gibi dip avcılarına suspending (askıda kalan) veya sinking (dibe batan) özellikli olanları ile başarılı denemeler yapabiliriz. Floating'leri ise hızlı çekmemiz gerekir çünkü dibi bulmamız ve o derinlikte kalmamız nispeten zordur. Ayrıca sahtenin beden misinasının ucuna ağırlıkta ekleyebiliriz. Bunu özellikle İstanbul Boğazı'nda başarıyla uygulayan arkadaşlarımız var. Aynı yöntemle pekala sinaritde alınabilir yeterki balık olan mera tespit edilsin. Bu tip sahteler 2 ila 3-4 metrelere kadar hatta 7 metreye kadar dalabilen sahtelerdir. Yalnız çok fazla derine dalan modellerden ziyade az dalanlara ağırlık uygulamalıyız çünkü dibe taktırabiliriz. Bu sebeple kurşun eklenmiş takımla dipte çalışacaksak 1 metre dalarlı sahtelerden daha fazlasını denemek risktir.

Bu tip sahtelerin gagaları diğerlerine nispeten oldukça uzundur. Gaga ne kadar uzunsa batarı da o derece artmaktadır.

Sahte Renkleri
Sahte renkleri kataloglarda görüldüğü üzere çok çeşitlidir. Peki biz bunların hangilerini seçmeliyiz? Şuna emin olun ki hiçbir sahte laf olsun diye üretilmez. Mutlaka işe yaradığı koşullar oluştuğunda iş yapacaktır. Bazı renkler tatlı suda bazıları ise tuzlu suda iş yapar. Herkesçe bilinen ve denenmiş renkler malumdur. Genellikle bizler en doğal renkleri severek tercih etsek de doğal renkler her zaman iş yapmazlar. Mesela su çamurluysa olabilecek en parlak renkler hatta kaşıklar iş yapmaktadır. Çünkü balık ancak bu tarz sahteleri o bulanık suda seçebilmektedir. Balığın sahtemizi görerek saldıracağını unutmamalıyız. Canlı veya ölü yemlerde koku faktörü de önemlidir ve başarıyı artırır. Ancak sahte ile avlanmada koku olayı bazı istisna sahteler hariç yoktur. Bu sebeple balığa sahtemizi görme şansını vermek ana hedefimiz olmalıdır. Renk konusunda mesela sardalya modelini ele alalım. Mart Nisan gibi Ege'de bir sardalya bolluğu olduğunu varsayarsak muhtemelen avlayacağımız hayvan da bol bol sardalya bulduğuna göre bu tip bir sahteye rağbet edecektir. Bazı durumlarda ise mesela avcı merada gümüş yiyorsa sahtemizi buna göre seçmeliyiz. Ancak illaki gümüşe benzer sahte iş yapacak demek yanlış olur. O sırada merada bulunan seyrek de olsa avcı balığımızın daha çok sevdiği daha lezzetli bulduğu bir yemlik balık sahtesi de pekala iş yapacaktır. Bu sebeple öncelikle meramızı iyi tanımalı hangi yemlik balıklar ve de hangi avcılar bulunduğunu veya bulunabileceğini iyi kavramamız elzemdir. Sahte ile avcılığı diğer disiplinlerden daha komplike yani karmaşık yapanda bu faktörlerdir. Gündüz veya gece, hava koşulları, suyun bulanıklık derecesi ve sıcaklığı ve mevsimler. Bunların hepsi ayrı birer faktördür ve seçeceğimiz sahteyi etkileyecek unsurlardır. Bu yüzden avlamak istediğimiz hayvanı iyice araştırmalı huyunu suyunu iyi bellemeliyiz.

Mesela alabalık olmayan bir gölde alabalık yavrusu şeklinde bir sahteyle turna avlamak ne kadar mantıklıdır? Turna yapısı itibariyle saldırgan ve obur bir hayvan olsa da bu rengi seçmek işimizi gölde bulunan bir yemlik balığa benzer sahte ile avlanmaya oranla güçleştirecektir.

Bazı sahteler ise sarı kırmızı ve değişik alacalı bulacalı renktedirler. Bunlar ise genellikle balığı tahrik etmek saldırmaya teşvik etmek içindirler. Bunlardan da her ihtimale karşın yanımızda birkaç adet bulunması her zaman iyidir.

Sahte Ağırlıkları
Sahtelerimizin ağırlıkları kullanacağımız kamıştan seçeceğimiz misinaya pek çok detayı etkiler. Atış erimimizi sahtenin sadece ağırlığı değil aynı zamanda aerodinamik yapısı da etkileyecektir. Bu sebeple belli başlı markaların sahteleri günümüzde tasarım ve teknoloji olarak üstünde oldukça çalışılmış denemeler yapılmış modellerdir. Mesela Daiwa'nın patentli ağırlık sistemi, İma ve Tackle house manyetik sistemleri gibi. Bunların hepsi birer mühendislik çalışmasıdır. Fazla abanarak değil doğru atış stiliyle çok daha uzaklara erişebilmemize imkan tanırlar.

Sahtelerimizin ağırlıkları aynı zamanda batan modellerde de önem arz eder. Sahte ne kadar ağırsa o kadar hızlı dibi bulacaktır. Floating yani yüzen modellerde bunun önemi yoktur ancak Sinking yani batan modellerde bu detay oldukça önemlidir. Mesela çok derin bir avlakta sinking kullanıyorsak bir an önce dibi bulmasını sağlamak için nispeten ağır sahtelere yöneleceğizdir. Ancak daha sığ bir avlakta dibi çabuk bulup takılmaması içinde ağırlığı nispeten hafif bir sahteye yöneliriz.

Sahte Boyları
Sahtemizin boyu aşırı agresif türler haricinde avlayacağımız balık için önemlidir. Öncelikle hedef balığımızı ürkütmeyecek boyda olmalıdır. Büyük sahte her zaman büyük balık demek olmasada nispeten büyük sahteleri daha büyük balıklar için kullanmaktayız.
Mevsim itibariyle de sahtemizin boyu önem arz eder. Sizlere bizzat tecrübe ettiğim bir olayı anlatmak isterim: Bir yaz sabahı ıskarmoz hedefiyle avlanırken ve bu balığın Daiwa Saltiga'ya olan düşkünlüğünü bildiğimden bu sahte ile deneme yapıyordum. Ancak Mart ayından Mayıs'a kadar gayet güzel bu sahteye saldıran bu balık nedense hiç ortalarda görünmüyordu. Suyu seyrederken birden bir ıskarmoz gördüm. Gözümün içine baka baka kenarda taşların arasında yumurtadan yeni çıkmış ispari yavrularına saldırdı ve adeta çekirdek çitler gibi tek tek hepsini toplamaya başladı. Benim sahtem bu balığın o anki hedefine göre gayet büyük kalmıştı. Dibinden o kadar atış ve aksiyonuma tepki bile vermedi. O gün elim boş ama yeni bir şey öğrenerek meradan ayrıldım. Sanırım yaz aylarında avcı balıklarımızın avının nispeten neden daha zor olduğunu bu olay açıklamaktadır. Yavru ve bol bulunan yemlik balıklar gayet kolay av olmaktadırlar ve hedefimiz olan balıklarda bu kadar bol ve kolay bir av varken yerlerinden kıpırdamadan şişmanlamayı avlanmaya tercih etmektedirler. Ancak istisna olarak gerçekten yaralı ve çok lezzetli buldukları iri boyda bir sardalyaya veya kolyosa muhtemelen hayır demeyecektirler. Bizimde avlanma tarzımız gayet yavaş ve gerçekten yaralı bir balıkmış izlenimi vermek olmalıdır sahtemize.

Sahtemizin mevsim olarak boyunun ayarlanması bu sebeple önemlidir. Kışın gayet iri boyda olan ve genelde kolay av olmayan yemlik balıklar işimizi kolaylaştırmaktadırlar. Yazın ise bol bulunan yemlik balıklar adeta avımızı köreltmektedir. Bu sebeple sahte boylarımızı buna göre seçmeliyiz. İş yaptığına inandığımız modelden birkaç boyda edinmek her zaman işe yarayacaktır. Ne kadar hazırlıklı olunursa o kadar iyidir yani.

Sözün özü bu bahsettiğim durumlar hem tatlı su hem tuzlusu için geçerli olup bilgiler daha fazla çeşitlendirilebilir. Sahte balıklar dışında başlı başına bir jighead ve çeşitli uygulamalar ile silikonlar, kıyı jigleri, kaşıklar vs. bir sürü daha çeşit vardır. Her biri ayrı ayrı ele alınması gereken konulardır.

Kaynak:https://www.spinavmarketim.com.tr/